TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜLERİ- ÜLKÜCÜ KİMDİR


HTML Türk Bayrağı KodlarıHTML Türk Bayrağı Kodları

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, KAHRAMAN ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN OMUZLARI ÜZERİNDE YÜKSELMİŞTİR. BU MİLLET, ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN KAHRAMANLIKLARI VE FEDAKÂRLIKLARI İLE HUZUR VE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAKTADIR. HER KARIŞ TOPRAĞI ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ MUKADDES VATAN TOPRAKLARININ SAVUNULMASINDA VERİLEN EMSALSİZ MÜCADELEYİ BÜYÜK TÜRK MİLLETİ, MİNNETLE ANACAK VE BİZLERE BIRAKILAN MİRASA SONSUZA KADAR SAHİP ÇIKACAKTIR. BAŞTA ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE, AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ VE EBEDİYETE İNTİKAL EDEN GAZİLERİMİZİ RAHMETLE, ANIYORUZ. BİZ ATATÜRKCÜ TÜRK GENÇLERİ OLARAK DİYORUZKİ.ALLAH'A , KUR-AN'A , VATANA VE BAYRAĞA YEMİN OLSUN. ŞEHİTLERİM,GAZİLERİM EMİN OLSUN, ATATÜRKCÜ TÜRK GENÇLİĞİ OLARAK , İÇ VE DIŞ DÜŞMANLARA KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR. MÜCADELEMİZ SON NEFER,SON NEFES VE SON DAMLA KANA KADARDIR. MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" . YAKUP KAVAKCI

HTML Türk Bayrağı Kodları ELİNE ,DİLİNE VE BELİNE SAHİP OL.. HTML Türk Bayrağı Kodları
   
  YAKUP KAVAKCI
  ABDÜLMECİD HAN
 
Türk Sultanları

Babası İkinci Mahmud Han
Annesi Bezm-i alem Sultan
Doğumu 25 Nisan 1823
Vefatı 25 Haziran 1861
Saltanatı 1839-1861
ABDÜLMECİD HAN
 Osmanlı Sultanlarının otuzbirincisi ve İslam halifelerinin doksanaltıncısı. Küçük yaştan itibaren mükemmel bir tahsil gördü ve iyi derecede fransızca öğrendi. Avrupa neşriyatını yakından takib eder, onların ilmi çalışmalarını ve siyasi fikirlerini öğrenmeye çalışırdı. Babası İkinci Mahmud Han'ın 1 Temmuz 1839'da vefatı üzerine henüz 16 yaşında iken Osmanlı tahtına çıktı.

   Abdülmecid Han, tahta çıktığında Osmanlı Devleti iç ve dış buhranlarla karşı karşıya idi. Osmanlı ordusu Nizip'te Mehmed Ali Paşa kuvvetlerine mağlup olmuştu. İki gün sonra da Kaptan-ı Derya Hain Fevzi Ahmed Paşa Osmanlı Donanmasını Mısır'a götürüp teslim etti. İngilizler bu sırada Osmanlı tahtında devlet idaresinde tecrübesiz bir padişah bulunmasını fır- sat bilerek harekete geçtiler. Osmanlı Devletine tam destek olmak va'diyle Mustafa Reşid Paşa'yı sadrazamlığa getirttiler. Paris ve Londra'da sefirlik yapan Reşid Paşa, bu müddet içerisinde aldatılarak mason yapılmıştı. Nitekim iktidara gelir gelmez ilk işi Tanzimat Fermanı'nı ilan etmek oldu. (3 Kasım 1839). Osmanlı Devletinin yıkılmna ve yok olma devrine açılmış bir gedik olan Tanzimat Fermanı devlete ve millete çok pahalıya mal oldu.

   Sultan Mahmud Hanı'n açtığı ileri medeniyet yolu üzerine engel olarak oturan tanzimat adamları. Avrupa ilmini ve tekniğini almak yerine sathi taklitler üzerinde durdular.Böylece ilim ve teknikte ilerleme durdu. Avrupanın yaşayışına hayran olarak yetişen yeni nesiller taklit modasına kurban gittiler. Memleket şartlarını ve ihtiyaçlarını anlamadan rejim davasına kapılan tanzimat devri adamları, daha sonra ihtilalci olarak gayr-i müslimlerle birleşmişler ve buhranları arttırarak, devleti sarsmaktan başka bir işe yaramamışlardır.

   Mustafa Reşid Paşa ve yetiştirmelerinin Osmanlı Devleti içinde kendilerinin yıllardır yapamadığı tahribatı kısa zamanda gerçekleştirdiğini gören İngilizler, Mısır mes'elesinin hallinden sonra Osmanlı Devleti'nin başına yeni gaileler açtırmakta gecikmediler. Mustafa Reşid Paşa, İngiliz ve Fransız desteğini alarak 4 Ekim 1853'de Rusya'ya harb ilan etti. Ancak Osmanlı Devleti, Rusya ile savaş yaparken, İngilizler, dünyadaki ikinci büyük islam devleti olan Gürganiye Devleti'ni yıktılar. Hindista, İngilizlerin sömürgesi durumuna geldi. Abdülmecid Han, batılıların yaldızlı reklamlar ve sahte dostluk- larla örtbas etmeye çalıştıkları islamiyet'i imha hareketini çok geç anladı. Reşid Paşa'yı görevinden aldı. 1853-55 Rusya ile olan Kırım harbi başarı ile neticelenmesine rağmen, savaş harcamaları dış borçlanma yolunu açtı. Osmanlı Devletinin savaşı kazanmasında rol oynayan İngiltere ve Fransa, devlet içinde yeni ıslahatlar istediler. Reşid Paşa'nın yetiştirmesi Ali Paşa'nın İngiliz ve Fransız elçileri ile ortaklaşa hazırladıkları Islahat Fermanı 1856'da ilan edildi. Bu ferman da Osmanlıların hıristiyanlara verdiği büyük bir tavizdi. Nitekim fermanın uygulaması pek çok yerde büyük tepki gördü.1858'de Cidde'de ayaklanma başgösterdi. Eflak, Boğdan ve Karadağ' da bağımsızlık hareketleri başladı. Devletin içine düştüğü feci durum sebebiyle, üzüntüsünden tüberküloza yakalanan Sultan Abdülmecid Han, 25 Haziran 1861'de vefat etti. Yavuz Sultan Selim Han'ın türbesinin yanına defnedildi. "Atam Yavuz Sultan Selim Han'a hürmeten türbemi onunkinden daha aşağı yapın" şeklindeki vasiyeti üzerine türbesi Sultan Selim'inkinden daha alçak ve kısa olarak yapıldı.

   Abdülmcid Han devri, Sultan İkinci Mahmud Han'ın açtığı yenileşme yolunun, Mason Reşid Paşa ve yetiştirmeleri eliy- le bozulduğu ve Avrupa'nın her bakımdan taklide başlandığı bir devir olarak göze çarpmaktadır. Abdülmecid Han hatasını anla- dıktan sonra memleketi, milleti kemiren iç ve dış düşmanlara karşı tedbirler arar ve bu iş için gece gündüz Allahü Tealaya yalvarırdı. Ancak Osmanlı Devleti'nin içte isyanlar ve dışta Rusya ile harblerini fırsat bilen İngilizler, yetiştirdikleri ve iş başına getirmeye muvaffak oldukları devlet adamları sayesinde ona bu fırsatı tanımadılar. Abdülmecid Han, bu karışık devrede memleket içinde çok başarılı işler de yaptı. 1844'de bugünkü Galata Köprüsü olarak bilinen Mecidiye Köprüsünü, 1848' de Küçük ve Büyük Mecidiye (Ortaköy) camilerini yaptırdı. 1853'de İstanbul-Varna-Kırım arasında ilk telgraf hattı döşendi. Bu harekete hız verilerek, 1870'de 36.000 km'lik telgraf hattı ile Osmanlı Devleti dünya devletleri arasında en ön sıralarda yer aldı. 1860'da İzmir-Turgutlu arasında demiryolu yapıldı. Ayrıca İstanbul'un her yerinde pek çok cami, mescid, mekteb, hastane ve çeşmeler de yapılmıştır.
 
  Bugün 24 ziyaretçi (91 klik) kişi burdaydı! Secure webcounter
Malatya Hava durumu
Malatya Hava durumu

YAKUP KAVAKCI

İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman Irkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarmız sonra helal...
Hakkdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım?.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş Yurduma alçaklara uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiğin günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı cananı bütün varmı alsa da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanır kanlı yaşım,
Fışkırır Ruh-i mücerred gibi yerden naş'ım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı?Hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy





BU TASARIM YAKUP KAVAKCI TARAFINDAN YAPILMIŞTIR