TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜLERİ- ÜLKÜCÜ KİMDİR


HTML Türk Bayrağı KodlarıHTML Türk Bayrağı Kodları

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, KAHRAMAN ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN OMUZLARI ÜZERİNDE YÜKSELMİŞTİR. BU MİLLET, ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN KAHRAMANLIKLARI VE FEDAKÂRLIKLARI İLE HUZUR VE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAKTADIR. HER KARIŞ TOPRAĞI ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ MUKADDES VATAN TOPRAKLARININ SAVUNULMASINDA VERİLEN EMSALSİZ MÜCADELEYİ BÜYÜK TÜRK MİLLETİ, MİNNETLE ANACAK VE BİZLERE BIRAKILAN MİRASA SONSUZA KADAR SAHİP ÇIKACAKTIR. BAŞTA ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE, AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ VE EBEDİYETE İNTİKAL EDEN GAZİLERİMİZİ RAHMETLE, ANIYORUZ. BİZ ATATÜRKCÜ TÜRK GENÇLERİ OLARAK DİYORUZKİ.ALLAH'A , KUR-AN'A , VATANA VE BAYRAĞA YEMİN OLSUN. ŞEHİTLERİM,GAZİLERİM EMİN OLSUN, ATATÜRKCÜ TÜRK GENÇLİĞİ OLARAK , İÇ VE DIŞ DÜŞMANLARA KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR. MÜCADELEMİZ SON NEFER,SON NEFES VE SON DAMLA KANA KADARDIR. MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" . YAKUP KAVAKCI

HTML Türk Bayrağı Kodları ELİNE ,DİLİNE VE BELİNE SAHİP OL.. HTML Türk Bayrağı Kodları
   
  YAKUP KAVAKCI
  MUSTAFA HAN(2)
 
Türk Sultanları

Babası Sultan Mehmed-IV
Annesi Rabia Gülnüş Sultan
Doğumu 5 Haziran 1664
Vefatı 20 Aralık
Saltanatı 1695-1703
MUSTAFA HAN-II
   Osmanlı sultanlarının yirmi ikincisi ve islam halifelerinin seksen yedincisi. 5 haziran 1664'de İstanbulda doğdu. Küçük yaştan itibaren devrin en iyi alimlerinden tahsil ve terbiye gördü. Ayrıca devlet idareseni ve harp oyunlarını çok iyi öğrendi. Amcası İkinci Ahmed Han'ın 6 Şubat 1695'de vefatı üzerine 31 yaşında tahta çıktı. Genç Padişah gayretli ve vatan sevgisiyle do- lu idi. nitekim yayınladığı ilk hatt-ı humayunda "Zevk ü safa ve rahatı kendümüze haram eylemişüzdür" diyordu.

   Sultan Mustafa, ceddi kanuni Sultan Süleyman gibi bizzat ordusunun başında sefere çıkmak istiyordu. Devlet adamları Sultan'ın sefere çıkması halinde büyük masraflar gerekeceğini ve kazara bir yenilgi halinde de adının mağlup bir hükümdara çıkacağını bildirdiler. Bunun üzerine Sultan Mustafa; " Bana hazine lazım değil. Kuru ekmek yerim. Vucudumu din uğruna feda ederim.Her ne denlü meşakkat arz olınsa, sabr ve tahammül ederim. Hizmet-i ibadullah (halka hizmet tamama ermeyince seferden dönmem" diyerek kesin kararını bildirdi. Nihayet 30 Ağustos 1695 günü Mustafa Han halkın da zafer duaları arasında Avusturya işgalindeki Macaristan'ı kurtarmak için ilk sefrine çıktı. 9 Eylül günü Lipva kalesini alındı. 22 Eylül'de Lagos kalesi yakınında Temes suyu kenarında bulunan Avusturya ordusunu bozguna uğrattı. Lagos Osmanlıların eline geçti. Bu arada ordunun ikinci bir koluda Sabeş kalesini zabtetti. Mevsimin ilerlemesiyle Mustafa Her ordunun başında İstanbul'a döndü. halk bu büyük zafer için şenlikler yaptı.

   Padişah, Avusturya üzrine ikinci seferine 20 Nisan 1696'da çıktı. Osmanlı ordusu Belgrad'a vardığında düşman kuvvetlerinin Temeşvar-ı muhasara altına aldığı haberi geldi. Bu cihet üzerinde yol alan Osmanlı ordusu, düşmanı Olaş suyu kenarınd yakaladı. Yapılan muharebede Avusturyalılar mağlup ve perişan oldu. Kumandaları savaş alanında öldü. Padişah İstanbul'a döndüğünde, Andros önlerinde venedik donanmasına büyük zaviat verdiren Mezemorta Hüseyin Paşa, bütün toplarını ateşleyerek kendisini selamlıyordu.

   Muzaffer padişah, Avusturya'ya son ve kesin bir darbenin vurulması için yeniş bir seferin luzumunainanıyordu. Ancak 17 Haziran 1677'de bu maksatla çıkılan sefer, sadrazam Elmas mehmed Paşa ile temeşvar muhafızı Koca Cafer paş'nın padişah'ı yanlış yola sevketmeleri Zente bozgununa sebep oldu. Bu sorada Venedik, Rusya ve Lehistan birlikleri de saldırıya geçtiler. Padişah sulh istemek zorunda aldı. Uzun görüşmelerin sonunda imzalanan karlofça antlaşmasıyla (1699) Erdel ve Mcaristan'ın büyük bölümü Osmanlılar elinden çıktı. Azak kalesi Ruslara bırakıldı. Kamanice, Ukranya be Podolya eyaletlerinin ise lehistan aldı. Bu geniş toprak parçalarının Osmanlılar elinden çıkmasının izleri pek derin oldu. Osmanlılarının adil idaresininden ayrılmak istemeyen 1400 macar ailesi göz yaş- ları içerisinde Türk topraklarına Hicret ettiler.

   Sultan Mustafa Han, Karlofça antlaşmasından sonra askeri ve mali teşkilatlarla ıslahat hareketlerine girişti. Donanmada çektiri usulünün kullanılması terk edilerek kalyon sistemine geçildi.Bilhassa Mezemota Hüseyin Paşa'nın kapdan-ı deryalık döneminde yaptığı çalışmalar ile kısa bir sürede kalyon miktarı 40'a ulaştı. Ayrıca bahriyenin ıslahı ve ihtiyaçlarının giderilmesi için bir kanunname ilan edildi. Buna göre deniz ümerasının bahriyeden yetişme kimselerdem seçilmesi esası getiriliyordu. Diger taraftan kapıkulu ocakları arasında yapılan ıslahatlar yeniçeri ve sipahilerin hoşlarına gitmedi. Bazı devlet adamlarının tahriki ile başlayan ayaklanma sonunda Sultam Mustafa Han 22 Agustos 1703'de tahttan indirildi. Saraya geldiğinde kapıda kendisini feryad ederek karşılayan Valide Sultan'ın elini öptükten sonra; "Kul beni tahttan indirmişler, yerine karındaşım Sultan Ahmed'i padişah eylemişler; Allah mubarek eyleye,evladlarım kendisine Allah emaneti olsun"sözleriyle kendisine ayrılan özel daireye çekildi. Mustafa Han, hizmetleri ortada iken karşılaştığı bu durumdan dolayı çok mütessir oldu. istiska hastalığında da muzdarip bulunan Sultan, nihayet 20 Aralık 1703'de vefat etti. Yeni Camii'deki türbede babasının ayak ucuna defnedildi.

   Dokuz seneye yakın Osmanlı sultanlığı yapan İkinci Mustafa Han, muktedie,gayretli,vatanperver,çalışkan ve değerli bir padişahtı. Orduların başında sefere giden son Osmanlı sultanıdır. Alimlere ve hocasına karşı hürmeti çok fazla idi. Edebiyata meralı olup "Meftuni" ve "ikbali" mahlasıyla şiirler yazmıştır.
 
  Bugün 28 ziyaretçi (107 klik) kişi burdaydı! Secure webcounter
Malatya Hava durumu
Malatya Hava durumu

YAKUP KAVAKCI

İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman Irkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarmız sonra helal...
Hakkdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım?.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş Yurduma alçaklara uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiğin günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı cananı bütün varmı alsa da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanır kanlı yaşım,
Fışkırır Ruh-i mücerred gibi yerden naş'ım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı?Hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy





BU TASARIM YAKUP KAVAKCI TARAFINDAN YAPILMIŞTIR