TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜLERİ- ÜLKÜCÜ KİMDİR


HTML Türk Bayrağı KodlarıHTML Türk Bayrağı Kodları

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ, KAHRAMAN ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN OMUZLARI ÜZERİNDE YÜKSELMİŞTİR. BU MİLLET, ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİN KAHRAMANLIKLARI VE FEDAKÂRLIKLARI İLE HUZUR VE BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAKTADIR. HER KARIŞ TOPRAĞI ŞEHİT KANIYLA SULANMIŞ MUKADDES VATAN TOPRAKLARININ SAVUNULMASINDA VERİLEN EMSALSİZ MÜCADELEYİ BÜYÜK TÜRK MİLLETİ, MİNNETLE ANACAK VE BİZLERE BIRAKILAN MİRASA SONSUZA KADAR SAHİP ÇIKACAKTIR. BAŞTA ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE, AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ VE EBEDİYETE İNTİKAL EDEN GAZİLERİMİZİ RAHMETLE, ANIYORUZ. BİZ ATATÜRKCÜ TÜRK GENÇLERİ OLARAK DİYORUZKİ.ALLAH'A , KUR-AN'A , VATANA VE BAYRAĞA YEMİN OLSUN. ŞEHİTLERİM,GAZİLERİM EMİN OLSUN, ATATÜRKCÜ TÜRK GENÇLİĞİ OLARAK , İÇ VE DIŞ DÜŞMANLARA KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRECEKTİR. MÜCADELEMİZ SON NEFER,SON NEFES VE SON DAMLA KANA KADARDIR. MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" . YAKUP KAVAKCI

HTML Türk Bayrağı Kodları ELİNE ,DİLİNE VE BELİNE SAHİP OL.. HTML Türk Bayrağı Kodları
   
  YAKUP KAVAKCI
  ŞEHİTLERİMİZ
 

ŞEHİTLERİMİZ



  NE MUTLU TÜRK'ÜM DiYENE.

  SENİN BAŞ UCUNDA TAŞ,BENİM GÖZLERİMDE YAŞ,SEN SIRANI SAVDIN,SIRA BİZDE ÜLKÜDAŞ


12 EYLÜL İHTİLALİ VE İDAM EDİLEN ÜLKÜCÜLER

"Yaşanan bir efsanenin harcını mübarek kanlarıyla sulayan şehitlerimize rahmet, gazilerimize saygı ile..."

12 Eylül 1980 Askeri İhtilali'nin akabinde;

- "Anayasal düzenin, Cumhuriyetçilik ve demokrasi prensiplerine aykırı olarak, devletin tek bir kişi tarafından yönetilmesi amacına yönelik değiştirilmesine zor yoluyla kalkışmak;

- "Türkiye ahalisini birbiri aleyhine silahlandırarak toplu kıyıma yönlendirmek, toplu kıyıma neden olmak, bu cürümlere katılmak; TCK'nın 149. ve 146. maddelerinde yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet oluşturmak" iddianamesi ile "MHP ve ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI" açılmış; Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü Kuruluşlar "Faşist Devlet Düzeni Kurmak İstiyorlar" diye suçlanmışlardır.

Hazırlanan bu iddianame ile Başbuğumuz da dahil, 220 Ülkücünün idamı istenmiştir...

Ankara, Çankırı, Kastamonu illeri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından 29 Nisan 1981 tarihinde 945 sayfalık bir iddianame ile "MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası" başlamış, 5 yıl, 11 ay, 8 gün sürmüş, 7 Nisan 1987 tarihinde sonuçlanmıştır.

333 duruşmaya sahne olan "MHP ve MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası"n da 587 sanık yargılanmış, 220 ülkücünün idamı istenmiştir...

Başbuğ Türkeş mahkeme neticesi sonucunda 11 yıl, 1 ay, 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştır.Yargılama süresi içinde kalbinden rahatsızlanan Başbuğ Türkeş, 29 Mayıs 1983 tarihinde Mevki Askeri Hastanesi'ne kaldırılmıştır. 4 yıl, 5 ay, 28 gün tutuklu kalan Başbuğ Türkeş, akabinde tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak 7 Nisan 1985 tarihinde tahliye edilmiştir.

"MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası" sonuçlandıktan sonra, AHMET KERSE, ALİ BÜLENT ORKAN, CENGİZ BAKTEMUR, CEVDET KARAKAŞ, FİKRİ ARIKAN, HALİL ESENDAĞ, İSMET ŞAHİN, MUSTAFA PEHLİVANOĞLU, SELÇUK DURACIK isimli Ülkücüler idam edilmişlerdir...

Ankara'da BEKİR BAĞ, Malatya'da AYDIN DEMİRKOL ve MEHMET KAZGAN isimli Ülkücüler, sorgulardaki ağır işkencelerden dolayı şehit düşmüşlerdir.. HÜSEYİN KARAMAHMUTOĞLU isimli ülküdaşımız da Mamak zindanlarında gördüğü işkenceden dolayı şehit düşmüştür...

Ve bugün bile halen 12 Eylül ihtilalinin vermiş olduğu kararlardan dolayı bazı Ülkücüler tutuklu bulunmaktadırlar...

12 Eylül, Ülkücü Hareket'in tarihi sürecinde unutulması mümkün olmayan bir dönüm noktasıdır. 12 Eylül öncesi ve sonrası üm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz...

Eylül'ler de ölmedik, Eylül'ler de doğduk. Maziyi bilerek atiye koşacağız...
 

12 EYLÜL 1980

- İSMET ŞAHİN / TRABZON

- MUSTAFA PEHLİVANOĞLU / ANKARA

- AHMET KERSE / GAZİANTEP

- SELÇUK DURACIK / MANİSA

- HALİL ESENDAĞ / MANİSA

- ALİ BÜLENT ORKAN / SAMSUN

- CENGİZ BAKTEMUR / MALATYA

- FİKRİ ARIKAN; ÇORUM

- CEVDET KARAKAŞ; ELAZIĞ






        

 

SENİN BAŞ UCUNDA TAŞ,

BENİM GÖZLERİMDE YAŞ,

SEN SIRANI SAVDIN,

SIRA BİZDE ÜLKÜDAŞ

ŞEHİTLER ÖLMEZ,VATAN BÖLÜNMEZ.
YILLARCA PKK’YI MAŞA OLARAK KULLANIP TÜRK MİLLETİNE KAN KUSTURAN VE BÜTÜN DÜNYADA TERÖR ESTİREN ABD, AB VE DÜNYANIN HERYERİNDE ONLARIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPAN SOROS BESLEMESİ HAİNLERDEN; ÇOCUKLARINA KINA YAKARAK ASKERE GÖNDEREN VE ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇTİKLERİNDE VATAN SAĞ OLSUN DİYEBİLEN TÜRK MİLLETİ MUTLAKA HESAP SORACAK. YEMİN OLSUN BİLGİSAYAR ÇAĞININ UÇSUZ BUCAKSIZ GÖRME VE ÖĞRENME İMKANI VERDİĞİ YENİ NESİL TÜRKLER BUNU YAPACAK GÜÇTEDİR VE O NESİL BU ÇAĞIN NİMETLERİNİDE EN ETKİLİ SİLAH OLARAK KULLANABİLECEK ZEKA VE BİLİNCEDE SAHİPTİR.

SENİN BAŞ UCUNDA TAŞ
BENİM GÖZLERİMDE YAŞ
SEN SIRANI SAVDIN
SIRA BİZDE ÜLKÜDAŞ 

Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül darbesinden sonra
idam edilen ilk ülkücüdür.

Balgat'ta 10 Ağustos 1978 gecesi mahalledeki 5 kahvehane kimliği belirsiz kişilerce tabancalarla tarandı, 5 kişi yaşamını yitirdi. Tarihe 'Balgat katliamı' olarak geçen bu olayda, sol görüşlülere ait üç kahvehanede 3, ülkücülere ait iki kahvehanede de 2 kişi yaşamını yitirdi. Olaydan sonra operasyona başlayan polis, 3 kilometre uzakta, ülkücülerin yoğun olarak oturduğu Karapınar Mahallesi'ne baskın düzenledi ve bir grup genci gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu da vardı.
 
12 Eylül 1980 askerî darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırılmıştı. 2 yıl kadar hapis yatan Mustafa Pehlivanoğlu ile aynı davadan yargılanan İsa Armağan, yatmakta oldukları ve çok sıkı korunan Mamak Askerî Cezaevi'nden kaçtılar. Planları yurtdışına kaçmaktı. Ancak aynı günlerde 12 Eylül darbesi yapıldı, sıkıyönetim ilan edildi. Mustafa Pehlivanoğlu ile İsa armağan, 18 Ağustos 1980'de Kütahya'da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine kondular. 7 Ekim 1980 tarihinde idamı onaylanan Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim'i 8 Ekim'e bağlayan gece yarısından sonra, solcu militan Necdet Adalı'dan birkaç saat sonra, Mamak Cezaevi'nde asıldı. Pehlivanoğlu, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'na gömüldü.
 
Mustafa Pehlivanoğlu mahkeme süresi boyunca polis ifadesinin işkence zoruyla alındığını ve kendisinin masum olduğunu iddia etti.  

İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattığı anılarında, Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılan solcu Necdet Adalı'ya denge olsun diye idam edildiğini belirtti. 

Ailesi idamı ancak infazdan 3 gün sonra çocuklarını ziyarete geldiklerinde öğrenebildi. 

İşte Mustafa Pehlivanoğlu'nun idamından önce anasına ve babasına yazdığı mektup: 

''Sevgili anneciğim ve babacığım, sizler beni bu yasa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı islemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakk'ın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah'ın huzuruna çıkacağım.
Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah'ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah'tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.Son olarak, abime, yengeme, yiğenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah'ın mutlu bir yuva kurması için ona yardımcı olmasını dilerim.
 Oğlunuz Mustafa''

 Ülkücü Şehit Mustafa Pehlivanoğlu Ulucanlar'da anıldı

12 Eylül'de idam edilen ülkücü Pehlivanoğlu Ulucanlar'da anıldı.. Mustafa Pehlivanoğlu Anıldı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Meclis'te mektubunu okurken gözyaşlarına boğulduğu Ülkücü Mustafa Pehlivanooğlu, idam edilişinin 31. yıldönümündeUlucanlar Cezaevi'nde anıldı.



Mustafa Pehlivanoğlu Anıldı  Ülkücü Mustafa Pehlivanooğlu, idam edilişinin 31. yıldönümünde Ulucanlar Cezaevi'nde Arkadaşları ve Ülkücüler tarafından anıldı.

12 Eylül Askeri Darbesinin ardından 7 Ekim 1980 tarihinde sol görüşlü Necdet Adalı ile
aynı gün asılan Ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu için müzeye
dönüştürülenUlucanlar Cezaevi'nde Taş Medreseli Ülkücülerin önderliğinde bir anma etkinliği düzenlendi.

 Etkinliğe MHP milletvekili Atila Kaya, MHP eski Milletvekili Muharrem Şemsek, Ülkü Ocakları eski Başkanı Alişan Satılmış, İbrahim Çiftçi'nin yanısıra Pehlivanoğlu ile birlikte aynı suçtan yargılanan Mehmet Varlı, Naim Yanık ve Fehmi Kandemir'in yanısıra 12 Eylül döneminde cezaevlerinde kalan çok sayıda ülkücü katıldı. "Kanımız aksa da zafer İslam'ın", "Çağrımız İslam'da dirilişedir" gibi sloganlar atan grup arasında askeri darbeyi yapan 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e yönelik küfürlü slogan atılmasına tepki gösterenlerle sloganı atanlar arasında küçük çaplı bir arbede yaşandı. Tartışma diğer ülkücülerin araya girmesiyle yatıştı.

 GÖZYAŞLARINI TUTAMADILAR

Pehlivanoğlu'nun mektubunun okunmasıyla duygusal anların yaşandığı ve katılanların gözyaşlarına hakim olamadığı etkinlik de idam sehpası önünde grup adına bir açıklama yapıldı. Açıklamada, "Mamak zulüm hanesinde ölüm hücrelerinde birlikte yattığımız Ülküdaşlarımız Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan; burada asılarak şehit edilmişlerdir. Bugün; emperyalizmin uşağı 12 Eylül ihtilal konseyinin keyfiyeti, ahaliye korku salmak için 'bir sağdan bir soldan asalım' denilerek, asli fail olmamasına rağmen idam sehpasında katledilen, ülküdaşımız Mustafa Pehlivanoğlu'nun 31. şahadet yıldönümüdür" denildi. 




 12 Eylül darbecilerin ve işkencecilerin bir an önce yargılanması istenilerek, "Yok edilmek istenilen bir nesil adına, işkencecilerden ve darbecilerden davacıyız" denildi. Açıklamanın ardından Ozan İlo olarak bilinen Ülkücü Şair İlhami Erdoğan bir şiir okudu. Etkinlik cezaevinin gezilmesiyle son buldu. 
GÜLDEN KAN DAMLIYOR


Onlar genç yaşlarında omuzladıkları yükü taşıyan bir avuç ülkü erleri idi.
O yük dağlara yüklense idi,o dağlarki titreyip deprem gibi inler dağılırdı.
Onlar Allah Davasının yolcuları idi...

Mustafa'lar ölür ALLAH davası ölmez diyenlerdi.. 
 
Nice yıldızlar kaydı bu dünyadan.
O yıldızlarki erişilmeyen kızılelma gibi..
Bana eskiden sorarlardı sen hiç kayan Yıldız gördünmü !
Evet gördüm..
Nice canlar yanımdan birer birer kayıp gittiler..

Mustafa saf temiz dürüst bilinen bir yiğit genç..
Çevresince sevilen ,imanlı,ülkü aşklı delikanlı..

12 Eylül'ü hazırlayanlar o nu kurban seçmişti.
Suçu ; allah vatan bayrak aşkı idi..
Bu zalim cuntacılar için yeterli bir sebebti..

Ama dün olduğu gibi bugünde unutulan bir şey var !
Mustafa'yıda yaradan,onları şehit edenlerinde Rabbi ALLAH...
Mustafam, gül bahçelerinde kevser ırmağında serinlerken,
o zalimler, onun ve tüm ülküdaşlarımın canına kasdeden zorbalar,
cehennemin hangi bahçesinde gezecekler ?
YILLARCA PKK’YI MAŞA OLARAK KULLANIP TÜRK MİLLETİNE KAN KUSTURAN VE BÜTÜN DÜNYADA TERÖR ESTİREN ABD, AB VE DÜNYANIN HERYERİNDE ONLARIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPAN SOROS BESLEMESİ HAİNLERDEN; ÇOCUKLARINA KINA YAKARAK ASKERE GÖNDEREN VE ŞEHADET ŞERBETİNİ İÇTİKLERİNDE VATAN SAĞ OLSUN DİYEBİLEN TÜRK MİLLETİ MUTLAKA HESAP SORACAK. YEMİN OLSUN BİLGİSAYAR ÇAĞININ UÇSUZ BUCAKSIZ GÖRME VE ÖĞRENME İMKANI VERDİĞİ YENİ NESİL TÜRKLER BUNU YAPACAK GÜÇTEDİR VE O NESİL BU ÇAĞIN NİMETLERİNİDE EN ETKİLİ SİLAH OLARAK KULLANABİLECEK ZEKA VE BİLİNCEDE SAHİPTİR.








 

SENİN BAŞ UCUNDA TAŞ,

BENİM GÖZLERİMDE YAŞ,

SEN SIRANI SAVDIN,

SIRA BİZDE ÜLKÜDAŞ


Ülkücü Şehidimiz Ahmet KERSE Şehadetinin 29.Yılında Rahmetle Anıyoruz..
 
Gaziantep'in Oğuzeli ilçesine bağlı Hacar (Yeşildere) köyündendi Gaziantep Eğitim Enstitüsü’nde okuyordu 1980 yılı Şubat ayında, polisler tarafından Kilis’te yakalanarak gözaltına alınıp bir ay süreyle işkence yapıldı Çıkarıldığı 12 Eylül mahkemelerinde, bütün şahitlerin, aleyhine ifade vermedikleri için tutuklandıkları bir yargılamadan sonra, 8 Temmuz 1981 tarihinde idam cezasına mahkum edildi. 25 yaşındayken, tutuklu bulunduğu Gaziantep Cezaevi’nin infaz bahçesinde
31.01.1983 tarihinde sabaha karşı asılarak şehit edildi.

"Ülkücü Şehidimiz Ahmet KERSE'nin Kendi ağzından"

"Hakime küfrettim. Hakim put! Vicdanı adaletin görkemli sarayından, sarayın mücerret bekçisinden, görünmez koruyucularından azade.. Kişiliği silik...Benim böylesi muğlak bir kişilikten ne alıp veremediğim var?Baktı önündeki yazılı müeyyidelere, kırdı kalemi. Küçük dilinin dönmesi ile çıkardığı kahkahayı duydum. Onun haline güdüm. Güya sinsi gülüyor.O kim, bilmem ne maddesi kim? Her şeyin vasıta olduğu bu dünyada, oluşlara basamaklık edenlere kızmaya hiç gerek yok.
Doğru olan, gücün ve tedbirin kar etmediği yerde durup tevekkül etmek, her daim ona sığınmaktır. Karanlığı aydınlık bilmek, mutlu olmasını öğrenmektir.

Her zaman ve mekanda Yüce Allah'a dayanmak biricik yol. Tabii yol bilene!Allah'a iyi bir kul olmalıyım. Bütün uğraşım, çabam bu yönde olmalı. Şayet nasipse şahadet şerbeti içmek, beni bu mertebeye getiren mazimle Övünmeliyim.Şehid olmak her er kişiye nasip değil! Bil kıymetini!

Bu büyük mertebeye ulaşmak için, Allah'ın sevgilisinden, Bedir harbine katılmak için izin isteyen sahabenin çırpınışları unutulur mu?Cennet müjdelenmiş. "Ağaçları altında ırmaklar akan" güzide köşeler...Hakikat bu!Geçici zevklerin süslediği ve hayal olarak hafızalarda silikleşen, anlık dürtülerin ürünü, anlık süprüntülerin ne ehemmiyeti, ne kıymeti vardır?

Mutlak mutluluğa gark olmak varken, izafi saadetin çeşnisine kapılıp, kanmak, kandırılmak ne ayıp bir şey! Çok kötü bir haliHayır! kanmadım, kanmayacağım.!O gün yeniden dirilişimdir, pak ve saf halimle. O an ölmek değil, yaşamaktır.

"Allah yolunda ölenleri ölü bilmeyiniz... Onlar diridirler!

"... Onlara cennet müjdelenmiştir."

Virajı dönmek ve has bahçesinin güllerini derlemek... Derleyeceğim renk renk gülleri sonra da koklayacağım doyasıya..Ben ilk değilim. Uzayan zincirin bir halkası olacağım. Ardım sıra bu zincirin bir halkası olabilmek için didinenler, çalışanlar çok. Heyecanlı bekleşen kalabalık var.

Allah'ın eli! Bu davanın üzerinde.Tökezlemek, sürünmek, yakalanmak yok.

Sinemiz demir, yüreğimiz çelik, kötülükleri boğmak, iyilikleri yaşatmak İçin hep mücadele, hep mücadele... Bir an olsun bile gaflet uykusunda kalmak yok.

Gafleti sevmek, şeytanın çelmelerine kanmak ölümdür. Gerçek Ölüm!Doğruyu insanlara duyurmak için savaşmak lazımdır...

Anam köyde. Son günler sık sık rüyama girer oldu. Ağlamaz anam hep güler. Bir şehid anası olacak, keyfi bu yüzden. Heyecanı, gönlündeki haz ılıklığı bu sebepten...

Titrer anam, elleri ile bazı kereler yüzünü örter. Ben idam sehpasına yürürken anam karalar bağlamaz. Bilir, inanır ki, oğul ölmedi, yaşıyor. Bu dünya hancıların konakladığı bir misafirhane.

Buradan göç eden bir başka alemde, ebedi yurt evinde yaşar.Anam yeşil yemenisini hiç başından eksik etmez. Allah örtünün dediği için Örtünür. Anam ülkü sahibi yiğitleri över.

Babam da öyle.Babam süslü hayat yaşamak uğruna zillet, illete boyun eğen bel kıvıran, yılanlaşan insanları sevmez.Kötülerin baş düşmanıdır.

insan Allah'a inanmadıkça, yüce ülküleri yakalamak için cehd ve gayret sarfetmedikce o adama insan denmez.Hele halife hiç denmez. Her adam insan değil, her insan da halife değil! Bu biline!

Sabırsızım, içimde sevinç coşkusu, kulaklarımda Kur'an kıratı... Ben uçmak istiyorum, uzaklara, pak mekanlara, gül ekenlere, çiçek dikenlere uçmak...

Bükülmeyeceğim, kırılmayacağım. Bu emanet olan "ben"i yüce yaradanıma helali ile teslim edeceğim.Ölsem bile ölmeyeceğim. Varın siz anlayın!

Ben insanlara dayanmadım ki, yıkılayım, insancıklardan medet ummadım ki, zarara ziyana gireyim.
Ezel ve ebed olan Yüce Mevla'ya gönül verdik.

Onun içindir ki, bu dava sönmez, bitmez, çapulcuların çökmesinden, kaçmasından etkilenmez...

İlay-ı kelimetullah! diyen diller lal olmaz.
Allah diye inleyen güller solmaz.
Tekbir getiren, teşbih eden güller solmaz.
Susmayacak Hakk'ın dili!"
 
Ahmet Kerse, Gaziantep Cezaevi


 



  NE MUTLU TÜRK'ÜM DiYENE. 


Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı

Sayın Devlet Bahçeli’nin

“İstanbul Esenyurt MHP Seçim Bürosuna Yapılan Hain Saldırı”yla ilgili yaptıkları yazılı basın açıklaması.
27 Ocak 2014

Dün İstanbul Esenyurt MHP İlçe Seçim Koordinasyon Merkezi’mizin açılışı esnasında azılı ve bölücü katiller tarafından alçakça, kalleşçe ve kahpece bir saldırı düzenlenmiştir.
 

Saldırganlar ellerine aldıkları taş, sopa, bıçak ve silahlarla aziz dava arkadaşlarımızı hedef almışlar ve ortalığı kana bulamışlardır.
 

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış dağ tecrübeli şehir eşkıyaları yine ölüm saçmış, yine vatan ve millet sevdalılarını can evinden vurmuştur.
 

Esenyurt’taki hain ve vahşi saldırıda bir dava arkadaşımız şehit düşmüş, beş dava arkadaşımız da yaralanmıştır.

Üzüntümüz çok büyük, acımız tarifsiz ve kelimelere sığmamaktadır.
 

Ömrünü davasına adayan ruhu soylu, kalbi temiz, alnı açık, başı dik merhum Ülküdaşımız Cengiz Yücel (Akyıldız) Bey’i kaybetmenin derin sızı ve kederi hepimizin yüreğine hançer gibi saplanmıştır.
 

12 Eylül zindanlarına direnen ve direnç gösteren, inançları uğruna muhatap kaldığı çileyi derviş gönlüyle eriten, mütevazi şahsiyetiyle camiamızın sevgisini kazanan merhum dava arkadaşımızı vakitsiz kaybetmek elem vericidir.
 

Bir arkadaşımızın şehit olmasına, beş arkadaşımızın yaralanmasına sebebiyet veren kanlı eylem her yönüyle aydınlatılmalıdır.

Tetik çeken eller, cinayetin arkasında duran güçler ne pahasına olursa olsun netleştirilmeli, suçlular saklandıkları inlerinden, gizlendikleri deliklerinden çıkarılarak adalete teslim edilmelidir.
 

Başbakan Erdoğan ve hükümeti Milliyetçi Hareket Partisi’ne namlu çeviren kiralık katillerin peşine düşmeli ve derhal yakalamalıdır.

Esenyurt’taki kanlı olay hiçbir şekilde örtülemeyecektir.
 

Hükümetin “terör bitti, analar ağlamayacak, barış geldi” propagandasını fırsat bilerek dağdan şehirlere inen, caddeleri ve sokakları mesken tutan teröristler toplumsal dokuya ve toplumsal huzura daha fazla zarar vermeden etkisizleştirilmelidir.
 

Devletin tüm güvenlik ve istihbarat birimleri Fetret Devri’nin sisinden çıkarak dikkat ve ilgilerini suçlulara yöneltmelidir.

Başbakan Erdoğan’ın teröristlerle müzakeresi militanları cesaretlendirmiş, silaha sarılmaları konusunda yüreklendirmiştir.
 

Hükümet rüşvet ve yolsuzluk iddialarını örtebilmek için emniyete operasyon yaptıkça, deneyimli polisleri görevlerinden uzaklaştırdıkça canilere gün doğmuş, önleri açılmıştır.
 

Esenyurt’ta partimizin Seçim Koordinasyon Merkezi’ni basacak kadar gözü dönmüş hainler, hiç kuşkusuz AKP hükümetinin içe kapanmasından, asayişsizliğe verdiği primden ve adalette açtığı gedikten fazlasıyla istifade etmişlerdir.
 

Partimize ve dava arkadaşlarımıza yapılan saldırı aynı zamanda demokrasiyi, aynı zamanda kardeşliğimizi, aynı zamanda Türk siyasetini hedeflemiştir.

Paralel yapılanmayla, ananas fantezisiyle, muhalefete iftira atmakla oyalanan iktidar partisi, Türkiye’yi terörist emellerin insafına terk etmiştir.
 
Şu günlerde kendi derdine düşen Başbakan, dirliğimize ve birliğimize yönelik tertip ve suikastların de yegane hazırlayıcısı ve hızlandırıcısı olarak milli vicdanlarda mahkum olmuştur.
 

Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin düşürülmeye çalışıldığı uçurumun farkında ve şuurundadır.
 

Efendilerinden ihale ve emir alan terör maşalarının niyetlerini de çok iyi görmekte ve anlamaktadır.
 

Teessürümüz ne kadar fazla olsa da, kayıplarımız ne denli ciğerimizi dağlasa da, tahriklere aldanmayacak, kışkırtmalara kapılmayacağız.
 

AKP-PKK oyununu bozmak, suçlulardan hesap sormak için sabrımızı nimet gibi görüp, metanetimizi ihsan gibi değerlendirip zorluklara hukuk sınırlarından taşmadan karşı koyacağız.

Nitekim Milliyetçi-Ülkücü Hareket sağduyunun çizgisinden ayrılmayacaktır.
 
Şüphesiz ki, Türkiye’nin kardeş kavgasının içine çekilmesi için oynanan oyunlar, yazılan bayat senaryolar, kurulan tuzaklar elbette tutmayacak, elbette başarılı olamayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni meşru zeminlerden uzaklaştırmaya, sonu olmayan mecralara itmeye kimse tevessül etmemeli, bunu aklından dahi geçirmemelidir.

Şehitlerini omuzlayarak, gazilerini kucaklayarak, milletine sevdalanarak 45 yılı deviren bu kutlu hareket mücadelesini sokaklarda değil, iktidar yolunda sürdürecektir.

Ülkemiz geçmişte yaşanılan ağır buhranlardan, aşırı siyasal kilitlenmelerden ve oluk oluk akan gözyaşlarından yeterince çekmiş, yeterince ders çıkarmıştır.
 

Geçmişin tekrarını projelendiren mihraklar aradıkları, gözledikleri ve amaçladıkları bölünmüş, birbirine düşmüş, birbirinin boğazına sarılmış bir Türkiye manzarasını kesinlikle göremeyeceklerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda kararlıdır.
Başta Başbakan ve hükümeti olmak üzere, partimiz ve aziz dava arkadaşlarımız üzerinde sinsi plan yapan tüm çevrelere tarihe not düşecek şu hatırlatmaları yapmayı görev addediyorum:

Biz ihtiyaç doğarsa; millet ve memleket uğruna ne can vermekten, ne bedel ödemekten korkmayız, çekinmeyiz, kenara çekilmeyiz.

Fakat hiç kimse, hiçbir odak, hiçbir kesim, hiçbir provokatör sabrımızı sınamaya, dayanıklılığımızı test etmeye kalkışmamalıdır.

Biz ki idam sehpalarını yıkarak, düşmanlıkları yenerek, eziyetleri, mahrumiyetleri, mahkûmiyetleri ülkülerimizin aleviyle yakarak bugünlere geldik.

Bulunduğumuz noktadan geriye dönüş yoktur, olmayacaktır.
 

Kimseye diyet borcumuz, mahcubiyet duyacağımız ve sürekli önümüze çıkarılacak tavizimiz de hamd olsun olmamıştır.
 
 
Türk milletine hizmet asıl gayemiz, Türkiye Cumhuriyeti’ni yüceltmek ve hak ettiği noktalara yükseltmek öncelikli isteğimizdir.

Şehit versek de bu yoldan caymayacağız.
Saldırılarla kuşatılsak da hak ve hakikat yolundan çıkmayacağız.
 

Yer altı örgütlerinin, iktidar takviyeli suç ve cinayet çetelerinin önümüze taş koymasına izin vermeyecek, gerekirse her mihnet ve külfeti göğüsleyerek millet davamızı can pahasına savunacağız.

Başbakan Erdoğan ve kayırıp kollayıp sokağa bıraktığı terör şebekeleri bu gerçekleri bir an olsun unutmamalıdır.
 

Esenyurt’ta Ülkücü kanı döken katilleri yakalamak için Başbakan Erdoğan ve hükümetinin çok az süresi vardır.

Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamdaki her adım ve niyeti çok yakından takip edecektir.

Şu da çok iyi bilisin ki, dava arkadaşlarımızın mübarek kanları asla yerde kalmayacaktır.

Cinayet faillerinin, yardım ve yataklık yapanlarının cezalandırılması kesinlikle tavsamayacak ve savsaklanamayacaktır.
 

Başbakan Erdoğan bu konuda tarihi bir sorumluluğun tarafıdır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz dava arkadaşım “Yusufiyeli Cengiz”imize Cenab-ı Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

Saldırıdan yaralı kurtulan değerli dava arkadaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Merhum şehidimizin en başta ailesi olmak üzere, hepimizin başı sağ olsun.
 
Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
 
ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ. 


 
 
  Bugün 7 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı! Secure webcounter
Malatya Hava durumu
Malatya Hava durumu

YAKUP KAVAKCI

İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman Irkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarmız sonra helal...
Hakkdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım?.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş Yurduma alçaklara uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiğin günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı cananı bütün varmı alsa da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanır kanlı yaşım,
Fışkırır Ruh-i mücerred gibi yerden naş'ım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı?Hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Mehmet Akif Ersoy





BU TASARIM YAKUP KAVAKCI TARAFINDAN YAPILMIŞTIR